15 Şubat 2013 Cuma

Yerel seçimler Mart 2014'te

Erdoğan: Yerel seçimler Mart 2014'te

Başbakan Erdoğan, Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu artırmasını olumlu bulduklarını söyledi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hükümetin ekonomi politikasına yönelik eleştirilerine tepki gösteren Erdoğan, “Ne zaman hükümeti yerse, dünyadan övgüler geliyor. Bahtsız bedevi misali” dedi. Erdoğan, yerel seçimlerin Mart 2014'te yapılacağını açıkladı.




ntvmsnbc
Güncelleme: 12:04 TSİ 06 Kasım. 2012 Salı
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grubu Toplantısı’nda konuşma yaptı.
Başbakan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle;
"Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu artırması uluslararası yatırımcılar için teşvik edici bir işleve sahiptir. Bizim elimizi de güçlendiren bir araç durumundadır. Bunu olumlu buluyor, ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Türkiye’nin kredi notunun olması gereken yerde olmadığını düşünüyoruz. B kredi notunda ısrar edilmesini hakkaniyetli bulmuyoruz.

Sanal tablolar üzerinden değerlendirmelerle yaptığınız açıklama dünyayı da yanıltıyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarında hakkaniyete dayalı yeniden yapılandırmaya ihtiyaç var.
Kimse bu olumlu gelişmelerin tesadüf sonucu olduğunu sanmasın. Yaşanan olumlu gelişmeler, istikrarlı durumun neticesidir. Türkiye krizde sağlam bir duruş sergiledi. Biz ‘Bu kriz bizi teğet geçecek’ dedik, nitekim öyle oldu. Süreci doğru ve kararlı politikalarla yönettik.
KILIÇDAROĞLU'NA: BAHTSIZ BEDEVİ
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, düzenlediği kahvaltıda yaptığı açıklamada hükümetin ekonomi politikasını adeta yerden yere vurdu. Allah'tan ki bu görüşmeyi sabah kahvaltıda yaptı.
Birkaç saat sonra da Fitch gibi çok önemli bir uluslararası kuruluş, 18 yıl sonra Türkiye'nin notunu bu seviyeye çıkartarak, Türkiye ekonomisinin ne denli başarılı olduğunu ortaya koydu.
Kılıçdaroğlu, bunu ben söyleseydim dün yine inanmayacaktın. Allah'tan Fitch böyle bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yaptıktan sonra sen ne yaptın, onu merak ediyorum. Ama sen buna da bir şey uydurursun tabi. Çünkü bu konuda çok kabiliyetlisin.
Doğrusu Kılıçdaroğlu ne zaman hükümeti yerse dünyadan Türkiye'ye övgüler geliyor. Ülkesine bu kadar yabancı, bu kadar ilgisiz bir ana muhalefet partisi olabilir mi? Buna önünü görememek mi denir, okuma körlüğü mü denir, kendi ülkesine şaşı bakmak mı denir; bunu ben milletimin takdirlerine bırakıyorum. Hani var ya tam bahtsız bedevi misali.
Kılıçdaroğlu bizim için 'Türk lirası çok değerli diye neredeyse göbek atacak' diyor. Doların değerini niye düşürüyor diye soruyor. İşte ulusalcı kafa bu. Biz, Türk lirasının değer kazanmasından dolayı göbek değil, ey Kılıçdaroğlu, can atarız can. Sizin gibi çakma ulusalcılar bu milli hassasiyeti anlayamazlar.
'BAHÇELİ'DEN SOMUT ÖNERİ YOK'MHP kongresinde Sayın Devlet Bahçeli’den somut tek bir öneri, proje, program göremedik. 'Bir de somut olarak 'şu yapılmalıdır, şunu yapacağız' de. Böyle bir şey var mı? Yok. Kongreler, siyasi partilerin ortaya bir siyaset tasavvuru, bir program, bir proje koydukları, ülkenin önemli konularına yönelik siyasi duruşlarını deklare ettikleri toplantılardır. Her zaman söylüyorum; lafla peynir gemisi yürümez.

'40 YILDA BİR DOĞRUYU SÖYLEDİ'
Muhalefet partileri artık AK Parti’yle değil, birbirleriyle yarışıyor. Kılıçdaroğlu, ‘Demokrasinin olmadığı yerde sağlıklı bir ekonomik bir büyüme sağlayamazsınız’ dedi.
Biz her defasında 'Demokrasi ile ekonomi at başıdır' ifadesini kullandık. Bizim yaptığımız tespiti sonunda kabul etti. Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu söylüyor. 40 yılda bir kere doğru tespitte bulunduğu için kendisini kutluyorum.
Biz bir CV ile genel başkan koltuğuna oturmadık, bunu da doğru bulmayız. Kemal Kılıçdaroğlu’nu dürüst biri olarak sunuyor bize medya, al birini vur ötekine.
Mücadele sadece çetelere, darbecilere, karanlık odaklara karşı mı verildi? Hayır, aynı zamanda onlarla ideolojik yakınlığı olan, başını CHP'nin çektiği statükoculara karşı verildi.
'ABRA KADABRAYI BİLMEYİZ'
Bizim elimizde sihirli bir değnek yok. Onlar gibi abra kadabra işlerini bilmeyiz. Bir gecede genel başkanlık koltuğuna bir CV ile oturmamızı sağlayacak siyaset mühendisliklerinden biz anlamayız. Bunu da ahlaki bulmayız. Bir taraftan genel başkanını ziyaret edeceksin, 'Ben aday değilim' diyeceksin, ondan sonra ertesi sabah da utanmadan, sıkılmadan kendini başkan olarak açıklayacaksın. Bu mu doğru dürüst konuşma? Bunu da bütün medya çok iyi biliyor. Aynı medya, dürüst genel başkan olarak takdim ediyor. Al birini vur öbürüne, onlar da aynı. Bizim yegane güç kaynağımız ve dayanağımız, işte o medya değil bizatihi milletimizin ta kendisidir.
'ELMA ŞEKERİ Mİ DAĞITACAĞIM?'
Maalesef konu terör örgütüne yönelik operasyonlar olduğunda ortalığı ayağa kaldıranlar, masumların ölümü karşısında sus pus oluyorlar. Bazı medya mensupları da 'Başbakan çok sert konuşuyor' diyor. Elma şekeri mi dağıtacağım, onların anladığı dilden anlatacağım. Herkese akıllarının alacağı şekilde konuşacaksınız. Diyarbakır Valiliği'nin önünde gözlerinde kin, yüzlerinde nefret ifadesiyle devlete karşı aslan kesilenler ki bunlar Parlamento içinde, yerel yönetimin başında, örgütün cinayetleri, katliamları karşısında süt dökmüş kediye dönüyorlar. Görevlerini yapan devlet memurları karşısında panter kesilenler, üniversitelere, liselere, orta okullarına, ilkokullarına, ana okullarına yapılan bombalı saldılar karşısında kağıttan kaplana dönüşüyorlar.
Bunların Kürt kardeşlerimizin, bölge insanının hakkını, hukukunu savunmakla ilgilerinin olmadığını hep söyledik ve biliyoruz. Ama bu tür olaylar insanlık açısından da bir test oluyor, gösterge oluyor. Terör örgütünün saldırıları sonucunda söndürülen hayatlar karşısında tepkisiz kalanlar, nasıl demokrat olabiliyorlar, daha önemlisi insanlıklarını nasıl muhafaza ediyorlar? Sıfatları ister siyasetçi, ister belediye başkanı, ister milletvekili olsun, masum insanların ölümüne sebep olan bu saldırıları kınamayanlar, bu ölüm tezgahının, kanlı oyunun bir parçası haline gelirler. Yarım ağız eylemi kınadıkları halde, örgütü kınamayanlar da başka bir kandırmaca içindeler. O kınıyormuş gibi göründüğünüz eylemi yapan, bu gözü dönmüş katliamı gerçekleştiren örgütü kınamamak nasıl bir tutarsızlıktır.
AÇLIK GREVLERİ
Biz meselelerimizi demokrasi içinde çözebiliriz. 'Artık terör bitsin, terör örgütü silah bıraksın' dedikçe, bunlar cana, kana, ölüme daha çok sarılıyor. Adeta hepsi, nekrofili hastalığına kapılmışlar. Bunlar ölümlerden sapkın bir haz duyar hale gelmişler. Cezaevlerinde zaten bedel ödeyen insanları, böyle bir eyleme, açlık grevine zorlamak vicdansızlık değil de nedir Onları açlık grevine sevkeden iktidar değil; BDP, bölücü terör örgütü, dağ. Niçin BDP bu noktada çıkıp da açık bir tavır ortaya koyamıyor. 'Biz sizin açlık grevine gitmenizi istemiyoruz' desin. Bu insanlar sizin kanlı hesaplarınızın, ölüm oyunlarınızın kanlı parçası olmak zorunda mı? Elinizi bu insanların yakasından çekin. Açlık görevlerinin, mahkumların kişisel durumlarıyla, cezaevi şartlarıyla hiç bir ilgisi yok. Bu eylemler tamamen dışarıda siyasi faaliyet olarak yürütülmesi gereken bir mücadelenin, cezaevlerindeki genç bedenlere yüklenmesinden ibarettir.
Sizlerin çocuklarınızın hayatı, canı üzerinden kendilerine saltanat düzeni kuranlara izin vermeyin. Bunlar asla size, huzur ve hayır getirecek bir mücadele içinde değiller. Bunlar sizi ve sizlerin çocuklarını kullanarak, ücreti mukabili taşeronluk görevlerini yerine getiriyorlar. Sizin çileniz, sıkıntınız, acınız üzerinden kendilerine parlak bir istikbal kurmanın çabası içindeler. Türkiye'de 75 milyon vatandaşımızın her biri gibi, Kürt kardeşlerimizin meselesi de bizim meselemizdir. 10 yıldır yürüttüğümüz çalışmalar, bu sahiplenmenin, bu sevginin, bu kardeşliğin bir neticesidir. Birlik olduğumuz, birlikte hareket ettiğimiz, kafa kafaya verdiğimiz zaman çözemeyeceğimiz hiç bir meselemiz yok. İşte son olarak, Şemdinli'de çocukların ölümünün sorumlusu oldukları halde, utanmadan taziyeye gelen istismarcılara haddini bildiren ailemizi kutluyorum. Ancak bölgede bazı ailelerin çocuklarını okullara göndermediğini duyuyoruz. Bir ailenin evladına yapabileceği en büyük kötülük, onu okulundan ayırarak cehalete mahkum etmektir.
Ben hiç bir kardeşimin bilerek, isteyerek böyle vebalın altına gireceğine inanmıyorum. Eğer siz kararlı durursanız, terör örgütü asla kimseye zarar veremez. Türkiye'nin de Kürt kardeşlerimin de en büyük sorunu terör örgütüdür. Onun silahları, mayınları, bombaları, molotofları zehir dilli piyonlarıdır. Onlar bunlara sahipse, ben de diyorum ki benim Kürt kardeşim, imanıyla, inancıyla bunların karşısında dimdik dursun. 75 milyon insanımızla birlik ve bütünlük içinde teröre karşı ortak bir duruş sergilemeliyiz. Bugün de terörü kullanarak 2023 hedeflerimizden bize geride bırakmak isteyenlere asla fırsat vermeyeceğiz.
'YEREL SEÇİMİ MART'TA YAPACAĞIZ'Büyükşehir Yasası’nda hizmet anlayışımızı yeniden düzenliyoruz. Yerel seçimleri 2014 Mart’ında normal zamanında yapacağız. Anamuhalet partisi belediyeciliği bilmiyor.
Yapılacak düzenlemeyle 559 belediyenin tüzel kişiliği sona eriyor. Personelinin maaşını bile ödemeyen belediyeler var. Peki, hizmeti nasıl verecek? Bu belediyeleri ayakta tutmanın ne anlamı var. Buraların belediye olması yanlıştı ama yaptılar.
Kapatılan belediyelerin birçoğunun 1500’ün altında nüfusu var. Yanlışı sürdürmekte ısrara gerek yok. Kimse 26 personelli belediyenin devam etmesi gerektiğini savunamaz. Bu halka haksızlıktır.
Belediyelerin kapanmasıyla orada yaşayanlar hizmetten mahrum kalmayacak, daha iyi hizmet olacaktır. Başarılı bir devlet başarılı bir finasman yönetimiyle olur. Ama ne CHP’nin ne de MHP’nin böyle bir derdi var.
'AB ÜYESİZ AMA HABERLERİ YOK'
Fiilen AB üyesiyiz ama AB’nin bundan haberi yok. Görüştüğüm Almanya Başbakanı Angela Merkel’den Türk vatandaşlarına vatandaşlık yolunu açmalarını istedim. Siz ne kadar Alman gönderirseniz gönderin, biz vatandaşlığa alırız. Siz niye Türkleri vatandaşlığa almıyorsunuz?
Krizin tüm etkilerini yaşadığı Avrupa’ya rolleri değiştirmiş durumdayız. Şimdi onlar bizi gıptayla izliyor. Türkiye’yi AB’ye almayarak kaybeden siz oluyorsunuz, varın gerisini siz düşünün.
'MHP ARZUHALCİ OLDU'MHP, 7. gensoru önergesini de verdi. Sanayi Bakanı Nihat Ergün hakkında önerge verdiler. MHP, adeta arzuhalciye dönüştü. Daktilosunu TBMM önüne yerleştirdi, sürekli gensoru dilekçesi yazıyorlar. CHP’yle yarışa girdiler, arayı kapatmaya çalışıyorlar. Bu sulandırılmış gensoruya karşı da milletvekillerim gerekli cevabı vereceklerdir."

0 yorum:

Yorum Gönder

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More